Abir ve Sreeporna, çocukluklarından itibaren amatör bir tiyatro topluluğunda birlikte çalışarak büyümüş iki yakın arkadaştır. Sreeporna'nın hayatı, Abir'in duygularını ifade edemediği ve Nilavra adlı yakın arkadaşlarının gruba katılmasıyla karmaşıklaşır. Nilavra, Sreeporna'ya aşık olur, ancak Abir, Sreeporna'ya olan duygularını gizler. Nilavra, yüksek öğrenim için yurt dışına gönderilir ve döndüğünde Sreeporna ile evleneceğine söz verir. Ancak ayrılmasının ardından birkaç ay sonra Sreeporna hamile olduğunu fark eder. Nilavra ile iletişime geçmeye çalışır, ama başarılı olamaz. Umutsuz ve çaresiz kalan Sreeporna, durumu Abir'e anlatmaya karar verir. Abir, Sreeporna ile Nilavra'nın ailesinin yanına gider ve durumu onlara açıklar, ancak aile herhangi bir sorumluluk kabul etmez. Sreeporna, Abir'in evlenme teklifini reddeder ve kimseye haber vermeden annesiyle birlikte kasabayı terk eder, uzak bir kasabada yaşayan teyzesinin yanına gider ve burada çocuğunu doğurur. Yedi yıl sonra, Nilavra tesadüfen uzak bir turistik yerde Sreeporna ve oğlunu bulur. Nilavra, Sreeporna'ya birlikte gelmesini teklif eder, ancak Sreeporna bu teklifin çok geç olduğunu söyleyerek reddeder. Nilavra, yüreği parçalanmış bir halde kalır. Aşk, toplumsal damgalama ve bir kısır üçgende sıkışıp kalmış üç yakın arkadaşın hikayesi, izleyicilere dokunaklı ve etkileyici bir şekilde sunulur.